Trafik Adabı Dersi

1.ADAP VE TRAFIK

Adap denince ne anlıyorsunuz?

Türk Dil Kurumu, “adap” kelimesini “yol, yordam” olarak açıklamaktadır. Trafik adabı, o topluluktaki ya da ülkedeki insanların trafik içinde bireysel ve birbirine karşı davranış şekilleridir. Trafik psikologları, yaşam tarzı ile araç kullanmanın ilişkili olduğunu belirtmektedirler. Diğer bir deyişle, insan nasıl yaşarsa, öyle araçkullanır. Trafik adabı açısından değerlendirmek gerekirse, bir toplumdaki kişiler birbirine nasıl davranıyorsa, birlikte yaşama, yol yordamlarını ise trafik ortamında da aynı adap içinde davranırlar.

YazılıKurallara Uyma (Denetim ve Ceza Korkusu Olmadan):

Sürücü, araç kullanırken yapacağı bir kural ihlalinin sonucunun sadece maddi cezası olduğunu düşünmemelidir. Trafik içinde yapacağıbir kural ihlalinde, kendi canını ya da sevdiklerinin canınıtehlikeye attığının da farkında olmalıdır. Bu farkındalığı kazanmak için yapılması gereken ise trafikteki bütün kuralların nedenini öğrenmektir. Bilgi olmadan farkındalık oluşmaz. Bu nedenle de bir sürücüadayıher bilgiyi özümsemeli, her kuralın altında yatan güvenlik gerekçelerini sorgulamalı, öğrenmelidir.

(Çocuk Güvenliği, Emniyet Kemeri, Hız ve Dikkatsizlik videoları) Yazılı Olmayan ve Trafik İçerisinde Karşılıklı Anlayış ve Empati Gerektiren Davranışları Oluştur ve Bu Davranışları Alışkanlık Haline Getirme:

Lütfen unutmayımz! Trafikte hiçbir zaman tek başınıza değilsiniz. Trafik ortamını her zaman diğer yol kullanıcıları ile paylaşmak durumundasınız. Bu ortamda olumlu bir trafik adabı oluşturulmamışsa trafik güvenliğinin sağlanması mümkün olmayacaktır. Trafik güvenliği açısından evrensel trafik kuralları kadar olumlu trafik adabının oluşturulması da çok önemlidir. Trafik kurallarıne yapılması gerektiğini belirlerken, trafik adabı da bu kuralları kişiler tarafından ve her koşulda güvenliği sağlamak amacıyla uygulanıp uygulanmayacağını belirlemektedir.

2.TRAFİKTE TEMEL DEĞERLER

a) Sorumluluk

Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi anlamına gelmektedir. Unutmayınız ki güvenli, dikkatli, sorumlu davranmak üzgün ve pişman olmaktan iyidir. Sorumluluk duygusuna sahip bir sürücü, sadece araç kullanmayı değil, aynı zamanda kendine hâkim olmayı da öğrenmelidir.Sürücü, trafik içindeki davranışlarının sorumluluğunu hem kendine hem de diğer yol kullanıcılarına karşı üstlenebilmelidir. Davranışlarının sonuçlarını düşünerek, hareket etmelidir.

Çünkü sürücü belgesi sahibi olmak demek, topluma bir ‘söz’ vermek de-mektir. Sürücü, bu belge ile “ben bir canlıyı öldürme ve çevreye zarar verme potansiyeli olan ‘aracı’ güvenli bir şekilde ve kimseye ve hiçbir şeye zarar vermeden kullanmak için gerekli bilgileri öğrendim ve bu bilgileri uygulamak için gerekli olan kişilik özelliklerine, yetişkinliğe ve sorumluluk duygusuna, psikolojik ve fiziksel uygunluklara sahibim” demektedir. Sürücü araç kullandığı sürece topluma verdiği bu sözü tutmakla yükümlüdür. Sürücülükle ilgili sınavları geçmesi ve belgeye hak kazanması, resmi olarak bu yükümlülüğü üstlendiği anlamına gelmektedir. “Insanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri, sorumlulukları ve inançlarıdır.”

b) Yardımlaşma

Yardımlaşma, karşılıklıyardımda bulunma anlamına gelmektedir. Bu değer ülkemiz insanlarının sahip olduğu ve günlük hayatlarında sıkça uyguladıklarıen önemli değer-lerden biridir. Yardımlaşmanın olduğu ortamlar, stresten uzak, insanların daha sakin ve huzurlu olduğu ortamlardır. Yardımlaşma ile sorunlar kısa sürede ve yapıcıbir biçimde çözülür. Hayatımızı; “Bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen, yaşadığını iddia edemez.” ölçüsü yönlendirmelidir.

İnsanlar Neden Yardım Eder?

Bu konuda çeşitli bilimsel görüşler bulunmaktadır. Biyolojik görüşe göre insanlar yeme içmeye karşıdoğuştan bir eğilime sahip olduklarıgibi başkalarına yardım etme-ye de doğuştan eğilim gösterirler (Hogg ve Vaughan, 2014). Sosyo-biyologlara göre insanların sıkıntı içinde olanlara yardım etmek üzere biyolojik yatkınlıkları bulunmak-tadır. Sosyal psikologlara göre neredeyse her kültürde, başkalarına ilgi göstermenin iyi, bencilliğin ise kötüolduğunu bildiren bir ‘norm’u vardır. Pek çok toplumda yazılı olmayan bu kural, karşımızdaki kişi muhtaç halde olduğunda (yardım ettiğimiz durum-da ödeyeceğimiz bedel ağır olmadığı takdirde) o kişiye yardım etmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini belletir. Dolayısıyla yardımlaşmanın evrensel bir sosyal sorumluluk normu olduğunu söyleyebiliriz. Bu da bize bu standardın işlevsel bir değeri olduğunu ve sosyal yaşamıkolaylaştırdığınıgöstermektedir. Hareket noktamız; “İyilik eden iyilik bulur.” olmalıdır. Bu konuya 3.Bölümde ‘diğergamlık’ başlığıaltında tekrar değinilecektir. Biz buna bir anlamda “adap” ta diyebiliriz.

Trafikte Yardımlaşma Neden Önemlidir?

Birlikte yaşam, yardımlaşma olmadan sürdürülmesi zor bir hale gelmektedir. Trafik ortamı, tüm yol kullanıcılarının birlikte hareket ettiği, birbirinin olumlu ya da olumsuz dav-ranışlarından etkilendiği bir ortamdır. Bir kişinin olumlu ya da olumsuz bir davranışının tüm yol kullanıcılarını aynı şekilde etkilediği bu ortamda yardımlaşmanın önemi oldukça öne çıkmaktadır. Özellikle trafikte dezavantajlıgruplar olan çocukların, yaşlıların ve en-gellilerin yardıma daha fazla ihtiyacıolabilir. Güvenli bir trafik ortamı sağlamak için her sürücünün dezavantajlı grupta yer alan bu yol kullanıcılarına daha fazla dikkat etmesi gerekir. Hayatımızın her döneminde insanlara yardımcı olmak bir insanlık değeri olduğu gibi trafikte bu değerin daha da ön plana çıkarılmasıgerekir. Unutmayalım ki; “İnsanların en hayırlısıinsanlara faydalı olanıdır.” 

c) Hoşgörü

“Hoşgörülü ol ki sana da öyle davranılsın.” Hoşgörü, kişinin kendisininkinden farklı ahlaki, dini değerlere, dünya görüşlerine, düşüncelerine, yaşam tarz-larına, davranışlara vb. sahip olan başka insanlara müdahale etmekten bilerek veya isteyerek, kaçınması eylemi olarak tanımlanmaktadır. Yani, ortaya çıkabilecek sorunları anlayışla karşılayarak, olabildiği kadar hoşgörme durumu, müsamaha, tolerans anla-mına gelmektedir. Hoşgörü, kendi görüşünüze ve çoğunluğun görüşbiçimine aykırı düşen görüşlere, sabırla ve taraf tutmadan katlanma demektir. izin verme ve iyi karşılama anlamlarına da gelir.

Hoşgörü, trafik içinde sürücülerin en fazla ihtiyaç duyacakları değerlerden biridir. Bir sürücü, trafik ortamında farklı özelliklere sahip sürücüler, yolcular ve yayalarla birlikte araç kullanmak durumundadır. Hoşgörülü olma özelliği yoksa sürücü, sabırsız, öfkeli, yorgun, stresli, başarılı iletişim kuramayan, kural ihlali yapan bir kişi olacaktır. Bilinçli bir sürücühoşgörülüolabilmek için güne dinlenmişbaş-lamalıdır. Mevlana’nın; “Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”sözünü hayatımıza örnek almalıyız.

Unutmayın! Hoşgörülü olabilmek için; kendinize ve yaptığınız işe değer verin, iletişim içinde olduğunuz kişilere değer verin, alıngan olmayın, kimseyi küçümsemeyin, affedici olun, anlayışlı olun, herkesin olaylara farklı bakabileceğini yani “aynı resme farklı gözlerle baktığını” unutmayın.

Tahammül; insanın kötü, güçdurumlara karşıkoyabilme ya da katlanabilme gücüolarak tanımlanmıştır (TDK). Kendi görüşünüze ve çoğunluğun görüşbiçi-mine aykırıdüşen görüşlere, sabırla ve taraf tutmadan katlanabilme özelliğidir. Tahammül trafik içinde sürücülerin en fazla ihtiyaçduyacaklarıdeğerlerden biridir.

Bir sürücü, trafik ortamında farklıözelliklere sahip sürücüler, yolcular ve yayalarla birlikte araçkullanmak durumundadır. Bunların içinde, kurallara uymayan sürücüler ve dikkatsiz yayalar olabilir. Sürücünün, bu tarz yanlışla karşılaştığında buna katlanabilmesi şüphesiz ki çok güçtür. Ancak trafik içinde istenmeyen durumlara tahammül edebilmek taraflar arasında yaşanabilecek kötüolaylara engel olacak, çok daha huzurlu bir trafik ortamıyaratacaktır.

ç) Nezaket ve Saygı

Nezaket, başkalarına karşısaygılıve incelikle davranma anlamına gelmektedir. Saygıise değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığıdolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşıdikkatli, özenli, ölçülüdavranmaya sebep olan sevgi duygusu, başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu anlamına gelmektedir. Başarılıiletişimin en önemli kuralıkarşınızdaki kişinin varlığına saygıgöstermektir. Yani saygıgöstermek demek “seni görüyorum, duyuyorum, varlığınıkabul ediyorum” anlamına gelmektedir.

Saygıve empati birlikte olan iki kavramdır. Ayrıca ‘hoşgörü’ olmadan saygıda olmaz. Diğerini “olduğu gibi kabul etmeden” “saygı” duyamazsınız. Kendinize, işinize saygıduy-madan da diğerlerine saygıduyamazsınız. Aynen hoşgörüde olduğu gibi nezaket ve saygıdeğerleri de ülke insanımızın içinde olan değerlerdir. Örneğin, bir kapıda karşılaşan iki kişi kapıdan geçmek için birbirlerine yol verirler. Bu değeri trafik ortamında yansıtabil-mek çok önemlidir. Başka bir deyişle, diğer yol kullanıcılarına saygıgöstermek önemlidir. Çünkütrafikte davranışlarınızısaygıile sergilediğiniz her durumda daha huzurlu, sakin, stresten uzak bir ortamın hem kendiniz hem de diğerleri için oluşmasına neden olursu-nuz. Trafik kurallarına uymak daha kolay ve alışkanlığa daha çabuk dönüşür bir hal alır. Zaten yukarıda da vurgulandığıgibi, sürücübelgesi sahibi olmak demek, kişinin topluma saygılıve sorumlu davranacağına dair söz vermesi demektir. Trafik güvenliğinin sağla-nabilmesi için saygıile birlikte trafik kurallarının uygulanmasıgerekir. Trafik güvenliğinde sürekliliği sağlayan en önemli faktörlerin başında “saygı” gelmektedir.

Yağmurlu bir günde araçsürerken kaldırımdaki yayalara su sıçratmamaya özen gösterilmelidir. Biryaya için bu durum çok olum-suzdur. Her sürücünün aynızamanda bir yaya olduğu unutulmamalıdır. Yağmurlu ve karlıha-valarda araçkullanırken biryaya görüldüğünde, hız daha fazla azaltılmalıdır.

d)  Feragat ve Fedakârlık

Feragat ve fedakârlık, bir amaçuğruna ya da gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için ken-di yararlarından vazgeçme, hakkından kendi iste-ğiyle vazgeçme, özveri anlamına gelmektedir. Bazı durumlarda, trafik ortamında hak kendinizden yana iken bile bu hakkınızıdiğer sürücüye vermek size bir şey kaybettirmeyeceği gibi daha huzurlu bir trafik ortamısağlamaya katkıda bulunacaktır.

e)  Sabır

Sabır, en kısa tanımıyla, zorluğa karşıgöğüs germek anlamına gelmektedir. (Os-manlıca-TürkçeAnsiklopedik Büyük Lügat) Diğerbirdeyişle, yaşanan olumsuz durumu kabullenmek, çözümüyönünde çaba sarf etmek ve uygulanan çözüm faaliyetlerinin so-nucunu beklemektir. Zorlukların ilacıolarak da tarif edilmektedir sabır kavramı. Şems-i Tebriz, “dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzütahayyül edebilmek” diye ifade et-mektedirsabrı. (Şems-i Tebriz) Mevlânâ, “hamdım, yandım, piştim, oldum elhamdülil-lah” der. Çok bilinen bir atasözümüz ise “öfkenin sonu felaket, sabrın sonu selamet” diyerek, sabrın önemini vurgulamaktadır.

Olaylaryalnızca bizim kontrolümüzde değildir. Yaşam çoğunlukla bizim dışımızdaki unsurlar tarafından yönlendirilir. Benzer şekilde trafik ortamı her zaman sürücünün kontrolünde olan bir ortam değildir. Diğer yol kullanıcıları, yol ve hava koşulları gibi pek çok şeyin sürücünün kontrolü dışında gelişmesine neden olur.

Potansiyel olarak tehlikelerle ve beklenmedik olaylarla dolu olan ve sürücünün kontrolüdışında ki bu trafik ortamında zorluklarla sağlıklıbir şekilde başetmek için SABIR olmazsa olmazdır. Sabırlıolmak stresle başetme konusunda da önemli bir özelliktir. Genel olarak, sabredemeyen kişilerin stresle de olumlu başetme konusunda sorun yaşadıkları bilinmektedir.

Özetle sabır, bir şeyi telaş göstermeden bekleme anlamına gelmektedir. Hayatın her alanında ihtiyaç duyulan sabır değeri trafik içinde çok daha büyük önem taşımak-tadır. Trafikte, kırmızı ışıkta beklemek, sabır gerektiren bir davranıştır. Ancak burada gösterilen sabır, kırmızı ışıkta geçmenin bir trafik kural ihlali olması ve bu ihlalin bir cezası olması nedenleri ile sürücüler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Önemli olan trafik içinde cezası olmayan durumlarda da sabır gösterebilmektir. Çünkü;Sabrın sonu selamettir. (Atasözü)

f) Trafik Kültüründe Birbirini Uyarma

Birlikte yaşadığımız trafik ortamında, bir kişinin yaptığı olumlu ya da olumsuz bir davranış hepimizi etkiler. 0 kişinin belki de farkında bile olmadan yaptığı o davranış hiçbir suçu olmayan bir başka kişinin ölümüne, yaralanmasına ya da ömür boyu sakat kalmasına neden olabilir. Dolayısıyla, trafik içinde hatalı davranış sergileyen bir sürücüyü uyarmak hem o sürücünün hem de trafikteki diğer sürücülerin kaza yapma ya da olumsuz bir durum oluşturma riskini azaltacaktır. Ancak bu uyarı, nezaket ve saygı çerçevesinde yapılmalıdır.

3. TRAFİKTE EMPATİVE İLETİŞİM

a. Empati

En basit tanımıyla empati (duygudaşlık), bir olay ya da bir durumda karşımızdaki kişi hakkında her-hangi bir yargıda bulunmadan önce kendimizi onun yerine koyarak, olayı/durumu onun gibi yaşamamız anlamına gelmektedir. Yani kişi, “ben onun yerinde olsaydım nasıl hissederdim/düşünürdüm/davranır-dım” diyorsa, o kişi ile empati kuruyor, kendini onun yerine koyarak, kişinin davranışıdeğerlendiriyor, duygudaşlık yapıyor demektir. Kişi öncelikle kendine saygılıolmalıdır. Kendine değer verenler başkalarınıda değerli görmektedirler. Bunun için;”Kendinize nasıl davranılmasınıistiyorsanız başkalarına da o şekilde davranın.” altın kuralının unutulmaması gerekir.

Empati, başarılı bir iletişimin temel koşularından biridir. Sosyal yaşamda empatinin tartışmasız önemi büyüktür. Trafik adabıaçı-sından da empati çok ciddi bir öneme sahiptir. Sürücü trafikte diğer yol kullanıcıları ile sürekli iletişim içindedir. Aracını hareket ettirmesiyle birlikte iletişim başlar ve aracınıpark edinceye kadar da bu iletişim sürer. Örneğin, sola ya da sağa dönüş yapmadan önce sinyal vermek bir iletişimdir. Trafik kuralları bu iletişimi sağlıklı, güvenli ve herkes için standart kılabilmek için vardır. Ancak trafik adabıbu kuralların o toplumda ne şekilde ve ne standartta uygulandığını belirlediği için ayrı bir yere sahiptir. Hiçbir toplum 24 saat trafik zabıtası tarafından denetlenemez. Toplum yararına, kesintisiz denetim, trafik adabıile mümkündür. Yüksek empati kurabilen bir toplumda da trafik adabı diğerinin hakkını dikkate alan görgü kuralları üzerine kurulmaktadır.

b. Diğergamlık

Diğergamlık, kendinden çok başkalarınıdüşünen, başkalarının iyiliği için fedakârlık yapan, özgeci şeklinde tanımlanır. Diğergamlık, yardım etme davranışının bir alt kate-gorisidir. Başkasının çıkarına davranma olarak tanımlanmaktadır. (Hogg ve Vaughan, 2014) Kişinin kendisinden çok bir başkasına yarar sağlama isteğiyle yapılan davranışı işaret eder. Diğergamlık ile empati arasında önemli bir ilişki vardır. Empati, kişiyi başka-larına yardım etmek üzere harekete geçirir. Toplum yanlısıdavranışlar diğer insanların refahına katkıda bulunmaktadır. Diğergam davranışlar, birisinin buna karşılık vermesini gerektirmez. Bu tür davranışlar, bütün kültürlerde olmakla birlikte bizim kültürümüzde, bu davranışlara büyük önem verilir.

c. Öfke Yönetimi

Öfke, ‘güçlübir husumet duygusu’ şeklinde tanımlanmaktadır. Hoşnutsuzluğun do-ğurduğu yoğun bir duygusal durum anlamına gelmektedir. Öfke yerine kızgınlık, hiddet, gazap sözcükleri de kullanılmaktadır. Öfke, günlük hayatımızda önemli yere sahip duy-gularımızdan biridir. Öfke duygusu evrenseldir. Her kültürde çeşitli şekillerde yaşanan bir duygudur. Kimi zaman kısa süreli, orta şiddette ve hatta kişiye faydalı, kimi zaman ise çok şiddetli, yoğun, sürekli ve tahrip edici olabilmektedir. Öfkenin engellenme, ben-lik saygısının zedelenmesi, gururun kırılmasıgibi nedenlerle ortaya çıktığıbilinmekte-dir. Haksızlığa neden olan kışkırtıcıdavranışlarda öfkenin en önemli nedenlerindendir. Öfke, planlanabilen bir duygu değildir. Diğer deyişle, saldırı, engellenme, haksızlığa uğrama, eleştirilme, küçümsenme gibi durumlarda kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Öfke çok farklıbiçimlerde ifade edilir. insanlara yönelik fiziksel saldırı, objelere yö-nelik fiziksel saldırı, sözel saldırıveya bağırma, bastırma, kendini eleştirme, dikkati başka konuya çekme, zulmetme, öfkenin ifade biçimlerinden bazılarıdır.

Öfke duygusunun aslında bir işlevi vardır ve işe yarar. Başka bir deyişle, kişiye güç verir, kişinin duygularınıdaha da kabartan, rahatsız edici davranışlarıönler. Yani, kişi öfke sayesinde engellendiğini anlar, kendine zarar vermez. Ayrıca öfke, diğer insanla-ra karşıolumsuz duyguların dışa vurulmasınıkolaylaştırır. Kişiyi, isteklerini elde etme konusunda daha atılgan bir hale getirir, kendisini önemli, üstün ve haklıhissetmesini sağlar. Ama unutulmamalıdır ki “Ofkeyle kalkan zararla oturur.”

Trafikte Öfke Yönetimi ve Güvenli Sürücülük

Psikologlara göre, öfkeli araç kullanmaya eğilimli olma ile saldırgan sürücülük dav-ranışları birbirleriyle ilişkilidir. Diğer deyişle, öfkeli sürücülük özelliği yüksek olan kişiler, trafikte daha fazla öfkeli durumlar yaşama deneyimine sahiptirler.

ç. Beden Dili

Sözsüz olarak iki şekilde iletişim kurarsınız; beden hareketleriyle (yüz ifadeleri, el-kol hareketleri ve duruş) ve kişilerarasımesafe ile (diğer kişiyle aranıza koyduğunuz uzaklık). Beden dili sözlüiletişimden daha inandırıcıdır. Ayrıca beden dili önemlidir çün-kübiriletinin %7’si sözel iletişim (sözcükler), %38’si ses (yükseklik, ton, ritimvb.), %55’i beden hareketlerinden (çoğunlukla yüz ifadeleri) oluşmaktadır.

Sözel olmayan ipuçları; yüz ifadeleri (mutluluk, şaşkınlık, kızgınlık, üzüntü, korku, tiksinme), göz teması, fiziksel görünüm beden dilini kapsamaktadır. Sözsüz iletişim et-kilidir. Çünkü duyguları ifade eder, çift anlamlıdır, belirsizdir. Sözel olmayan ipuçları dendiğinde kişiler arası mesafe, beden dili ve yüz ifadelerinin yanı sıra jestler yani el hareketleri ile konuşma, mimikler, giyiniş tarzı ve söyleyiş tarzı da belirtilmektedir.

Trafik ortamında diğer yol kullanıcıları ile iletişim sırasında sürücü hem aracını hem de beden dilini kullanır. Korna çalmak, yakın takip araç kullanmak, aracını kullanarak yapılan iletişim biçimlerine verilebilecek örnekler iken, diğer sürücü ya da yayaya el-kol işaretleri ile çabuk geçmesini ifade etmek de beden dilini kullanmaya örnek olarak verilebilir.

d.Konuşma Üslubu

Kişinin konuşma üslubu bazen sözlerinden daha çok önem taşır. Iletişim sırasında mesajın ne olduğu kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Başka bir deyişle, sözler olumlu olabilir ama söyleme tarzıolumsuz ise kişinin aklında sözler değil söyleyişbiçimi kalır ve ona göre karşılık verir. Konuşurken kişilerin yüzüne bakarak tebessüm etmek karşı-mızdakinin sert duruşunu yumuşatacaktır.

Sonuçolarak, beden dili ve konuşma üslubu kurallarıaçısından olumlu bir trafik adabısahibi olmak güvenli sürücülük açısından önem taşımaktadır.

Beden dili ve konuşma üslubu da dikkate alınarak, trafik adabıaçısından başarılı iletişim kurma becerilerinizi geliştiriniz. Bunun için aşağıda belirtilen hatalarıyapmayınız:

•  Susup, bir şey söylemediğimizde, gerçekten söylemediğimize inanmak,

•  Tek bir olayın, birini anlamak için yeterli bir örnek olduğu,

•  Herkesin sizin görüşlerinizi ve duygularınızıpaylaşmasıgerektiği,

•  jnsanların değişmediği,

•  insanlara atfettiğimiz özelliklere onların gerçekten sahip olduğu,

•  Mesajlarımızın diğerlerine tümüyle açık olduğu,

•  Söyleneni anlamamız gerekiyormuşgibi sosyal baskılar (bazen anlayamayabilirsiniz),

•  Karşınızdakinin kişiliğini sevmediğiniz için zihninizi ona kapatma,

•  Dinlerken aynızamanda değerlendirme eğiliminiz,

•  iletişimde çok erken yargılara / ön yargılara varma,

•  Atıflarınızıyaparken, kendinizi kayırma,

•  Gerçek veriler ile o verilere ilişkin kendi algılarınızıkarıştırmak,

•  “Önemsiz” saydığınız mesajlarıduymamak.

e.  Trafik Denetim Görevlileri ile lletişim

Bir sürücü, trafikte çeşitli nedenlerle trafik zabıtasıile iletişim kurmak durumundadır. Trafik denetim görevlileri, ilgili yasal düzenlemeler kapsamında görevlerini yapmaktadır-lar. Dolayısıyla bir sürücüherhangi bir durumda trafik zabıtasıile iletişim kurarken, bunu aklından çıkarmamalıve trafik adabıaçısından iletişim kurallarına özen göstermelidir.

iletişim, mesaj alışverişi, bilgi aktarımıdır. Etkili, başarılıiletişim demek başkalarını suçlamak yerine hakça savaşım vermektir. Etkili iletişim becerileri gelişmişolan kişi et-kin şekilde dinlemeyi bilir, akıl okumak yerine karşısındaki kişinin ne demek istediğini gözden geçirir. Karşısındaki kişiye saygıduyar. Saygıduymak o kişinin varlığınıkabul etmek anlamına geldiği için iletişimi başarılıhale getirir. Her insanın en önemli psikolojik ihtiyacıvarlığınıkabul ettirmektir. Empati düzeyinin yüksek olmasıda başarılıiletişim için en önemli koşulların başında gelmektedir.

Dolayısıyla sürücü, trafik denetim görevlileri ile başarılıbir iletişim kurabilmek, kendini ifade edebilmek için etkili iletişim becerileri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.

4. TRAFİKTE HAK İHLALLERİ

a)  Birey Hakkı(Diğer Bireylere Verilen Zarar)

Sosyal hayatımızda kimseye zarar vermemeye ve kimsenin hakkınıyememeye özen gösteririz. Bilerek ya da bilmeyerek hak yemekten çekinir ve buna göre yaşama-ya çalışırız. Trafik hayatımızın bir parçasıolduğuna göre aynıhassasiyeti trafik içinde de göstermemiz gereklidir. Trafik kurallarının konulmasının başlıca sebeplerinden biri de kişilerin trafikteki haklarının belirlenmesidir. Hem trafik düzeninin bozulmamasıiçin hem de trafikte başkalarının hakkınıçiğnememek için trafik kurallarına muhakkak riayet edilmelidir. Trafik kurallarına uyulmadığıtakdirde bir başkasının canına ya da malına zarar verebiliriz. Trafik kurallarısürücülerin can ve mal güvenliklerini sağlamak için konulmuştur. Bu kurallara uymamak kişi haklarınıihlal ettiği gibi hayatlarına da kas-tedebilir. “Kim bir canıöldürürse bütün insanlarıöldürmüşgibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanlarıyaşatmışgibi olur.”

b)Toplum Hakkı(Topluma Verilen Zarar)

Trafikte hatalıve yanlışdavranışlar kaza ile sonuçlanabilmektedir. Trafik kazasıki-şisel olarak can ve mal kaybına sebep olduğu gibi toplumsal zararlarıda çok büyüktür.

Bir kaza bir veya birçok kimsenin ölümüne neden olabilir. Bu ölümler ailelerin yıkımı-na, kaybolmasına sebep olabilir. Ailelerin yok olmasıve dağılmasısağlıklıbir toplumun bozulmasıdemektir. Sağlıksız birtoplum, sağlıksız bir millet’ sağlıksız bir devlet demektir.

Trafik kazasıgeçiren kişiler, canlarına birzarargelmese bile psikolojik olarak zarar görürler. Kişilerin bu bozuk psikolojileri ailelerine ve topluma olumsuz yansır.

Psikolojik etkilerin verdiği güvensizlikler, bilhassa gençlerde sigaraya eğilim alkol ve uyuşturucu gibi aileyi sosyoekonomik açıdan sıkıntılara sürükleyecek olaylarıtetik-lemektedir. Yine psikolojik etkiler, bireyin yaşam kalitesini düşürmekte, içine kapanık bir benlik ortaya çıkararak çevresiyle ilişkilerini azaltmaktadır.

c) Kamu Hakkı(Devlete verilen Zarar)

Trafik kazasısonucu meydana gelen maddi hasarlar, yetişmişinsan gücükaybıve ya-ralananlara yapılan sosyal güvenlik harcamalarıülke ekonomisine büyük zarar vermektedir.

Trafik kazasının topluma verdiği zararlar bununla da bitmemektedir. Karayollarının za-manından önce yıpranması, açılan çok sayıda dava ile yargısisteminin işyükünün artması, engelli nüfusunun artması, üretim ve refah kayıpları, uzun vadede kalkınmaya olumsuz etki, ülke imajının zedelenmesi, topluma verdiği zarariarın başlıcalarıolarak sayılabilir

ç)Yaşam Hakkı

Öğretide yaşama hakkı; önce insanın fiziksel-biyolojik varlığının arızasız olarak sürdürebilmesi için gerekli olan bir sağlık ve bütünlük içinde doğması, sonra insanın varlığının moral-kültürel gelişim olanaklarına sahip olarak sürdürülebilmesidir. Son ola-rak, bu suretle, fiziksel-biyolojik-psikolojik-moral-kültürel bütünlüğünükazanmışinsan varlığının aynızamanda bir hukuksal bir kişi olarak toplum yararına dahi olsa, doğal sınırlamalar dışında yok edilmemesi olarak tanımlanmıştır (Öztürk, 2014). Sürücü-lerin başkalarının yaşama haklarını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmaları gerektiği gibi kendi yaşama hakkını da tehlikeye atacak davranış içinde bulunmaması gerekir. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” ölçüsü akıldan çıkarılmaması gereken bir düsturdur.

Yaşama hakkı, en temel haktır. Diğer tüm hakların kullanımıve varlığıbu hakka bağlıdır. Bu yönüyle yaşama hakkımutlak bir haktır.

Kişi maddi ve manevi olarak birçok zoriuk ve fedakâriıklarla yetişkin hale gelmektedir. Ki-şinin yetişkin hale gelmesinde birçok kişinin emeği vardır. Bu sebeple sürücülerin trafik içinde yanlışve tehlikeli hareketleryaparak kendilerine zarar verme riskini göze almaya haklarıyoktur.

d) Çevre Hakkı(Çevre ve Doğaya Verilen Zarar)

Günümüzde çevre sorunlarıson yıllarda giderek artışgöstermektedir. Bu sorunla-rın sonucunda, mevsimler değişmekte, buzullar erimekte, soluduğumuz hava zehirle yüklenmekte, kulaklarımız, gözlerimiz ve beynimiz; gürültübeton ve metal kirliliği ile dolmaktadır. Karayolu ulaşım sistemlerinin çevreye ve insana verdikleri zararlar farklı boyutlarda ve farklıözelliklerdedir. Çevreye en zararlıkarayolu ulaşım sistemi ise özel araçtır. Enerji tüketimi, atık maddesi ve gürültükirliliği en fazla, kapasitesi ise en düşük ulaşım sistemi özel araçtır. Bu nedenle özellikle kent içinde zorunlu olmadıkça özel araçyerine alternatif ulaşım türleri (toplutaşım, bisiklet, yaya) kullanılmalıdır.

Karayolu trafik kazalarının kişiye, topluma ve kamuya verdiği zararların yanında çevreye de büyük zararları bulunmaktadır. Bu zararların başlıcaları aşağıda özetlenmiştir.

VOrta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçlar zarar görmektedir.

VBilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar ne-ticesinde çevre büyük ekolojik zarar görmektedir.

VTrafo, elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintiler yaşanmaktadır.

VKöprü, tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşım aksamaktadır.

5. TRAFİKTE DİĞERLERİNİN SÜRÜCÜDAVRANIŞLARINA ETKİSİ

insan toplum içinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Kişinin günlük hayatında yapmış olduğu birçok rutin aktivitede de davranışşeklini sosyal çevresi şekillendirir.

Yüzmek, bisiklete binmek gibi araçkullanmak da sensori-motor bellek ile yapılan bir davranıştır. Sürücüler trafikte toplu olarak araçkullandıklarından toplumsal belleğin de etkisi altındadırlar.

insan zihni ile bedeni arasında uyuma dayanan bir ilişki vardır. Koşarken bedenin hızı arttığından zihnin uyarılma tonusu ile uyanıklık ve çalışma hızıda artmaktadır. Oysaki araçkullanırken, yani aslında beden sabitken zihnin otomobil hızında sürekli çalışması istenmektedir. Hız arttığında bilgi alışhızıda artacağından, daha kısa zamanda aynıgör-sel bilginin alınmasıgerekli olup, yorumlama, karar verme, uygulama ve tepki hızlarıda artmak zorundadır. insanın araçile hızlıyaşantısında, zihnin variığınısürdürebilmek ve bedeni korumak zorunda kaldığından, doğasına karşıgelen bu dengesizliğe uyum göste-recek olan beynin çalışmasınıotomatik duruma kaydırır. (Girgin, V, Kocabıyık, A., 2002)

Ortamda, sizi izleyen kişinin variığıya da yokluğu farklıdavranmanıza neden olur. Bu-nunla ilgili en eski deneyi Triplett, 1897 yılında yapmıştır. Araştırmacı, bir yanşmada bisiklet yarışçılarının, başkalarıtarafından izlendiklerinde hızlarınıarttırdıklarınıbulmuştur. Psiko-loji biliminde bu olaya “sosyal kolaylaştırma” denmektedir. Başkalarının etkisi ile davranış-larımız yalnız olduğumuzdan daha farklıolabilir. Yalnızken emniyet kemeri takan bir genç sürücü, yanında yaşıtıolduğunda onun olumsuz etkisiyle emniyet kemerini takmayabilir.

Trafik içinde tüm kurallara uyarak araçsüren birsürücübile, trafikteki diğer araçlara farkında olmayarak ya da farkında olmasına rağmen dirençgösteremeyerek, uyum sağlayıp kural ihlali yapabilir.

Kaynak: MEB